Haksız Tutuklama Sebebiyle Tazminat Davalarına İlişkin:
Tutuklama kişiye yönelik uygulanan ve kişi hürriyetini kısıtlayan bir koruma tedbiridir ve Ceza Muhakemesinde koruma tedbirlerinden biri olarak yer almaktadır.
Koruma tedbirleri cezalandırma araçları değildir. Bu tedbirler uygulanırken zararın ağırlığı ile orantılı olması ve bir hakkın tehlikede olması gerekmektedir. Bu tedbirlere karar verilebilmesi için koruma tedbirlerine ilişkin şart ve özelliklerin tavizsiz bir şekilde aranması gerekmektedir. Ceza hukukunda soruşturma ve devamında kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine başvurulabilir. Başvurulan bu koruma tedbirleri ölçülü ve orantılı olmalıdır. Adli makamlar tarafından uygulanan koruma tedbirleri uygulanarak yapılan soruşturma ve kovuşturma evresi neticesinde şüpheli veya sanığın masum olduğu tespit edildiğinde; yani mahkeme tarafından beraat kararı veya savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğinde koruma tedbirlerinin de haksız olarak uygulandığı ortaya çıkacaktır. Bu durumda, haksız koruma tedbirleri uygulanan kişinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı doğacaktır. Bu davaya uygulamada haksız tutuklama tazminatı denilmektedir.
Tutuklama bir ceza değildir, hukuki mahiyeti itibariyle bir koruma tedbiridir. Suç konusu olay bakımından ‘ kanunda yazılı tutuklama nedenleri var olsa dahi hâkim tutuklama kararı vermek zorunda değildir, tutuklamaya karar vermek ihtiyaridir. Kural olarak Ceza Muhakemesi tutuksuz yapılmaktadır. Ancak kanunda öngörülen tutuklamanın şartlarının ve tutuklama nedenlerinin varlığı halinde yetkili makam tarafından da kanaat getirilmesi ile tutuklama kararı verilmektedir.
Tutuklama koruma tedbirinin iki ön şartı bulunmaktadır. Tutuklamaya karar verilebilmesi için tutuklama nedenlerinin yanında bu iki şartın birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Aksi halde tutuklama koruma tedbirine başvurmak mümkün olmayıp bu haliyle verilen tutuklama kararı ise hukuka aykırı olacaktır. Tutuklama koruma tedbirini uygulayarak kişinin özgürlüğünün sınırlandırılabilmesi için, bu işlemin hemen yapılmasında zorunluk bulunması, yani gecikme halinde tedbir ile elde edilecek amaca ulaşılamayacak olması gerekmektedir. Bununla birlikte tutuklamaya karar vermekle elde edilecek yarar ile bu surette ortaya çıkacak zarar arasında makul, akla uygun ölçünün bulunması şarttır.
Tutuklama kararının uygulanabilmesinin bu iki ön şartı bir arada gerçekleşmeden uygulanan koruma tedbirlerinin kişiyi mağdur ettiği durumlarda yasa koyucu kişiye tazminat verilmesini hükme bağlamıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile güvence altına alınan bazı haklarının ihlal edildiği iddia eden kişiler maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir.
1- Tazminat istemi
Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
Haksız tutuklama sebebi ile açılacak tazminat davaları CMK 142/1 Maddesi ile süreye bağlanmıştır. Kanun “kararın kesinleştiğinin davacıya tebliğinden” itibaren 3 ay ve her halükarda kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde tazminat davasının açılması gerektiğini hükme bağlamıştır.
Ancak uygulamada kesinleşme şerhli gerekçeli kararı ilgilisine tebliğ edilmez, bu sebeple zamanaşımı süresi genellikle 1 yıl olarak kabul edilmektedir. Bu 1 yıllık süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, dava açma hakkı bir yılın geçmesi ile kaybedilir.
Haksız tutuklama sebebi ile açılacak tazminat istemli davalar ilgilinin ikamet adresinin bağlı bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde açılır. İlgilinin ikametinin bağlı bulunduğu yerde ağır ceza mahkemesi bulunmaması halinde en yakın yer ağır ceza mahkemeleri görevlidir.
Tazminat talep edenin yabancı veya Türk olmasına rağmen ikametgâhının yurt dışında olması halinde genel olarak Milletlerarası Hukuk Usulü çerçevesinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de dava açılabilecektir.
Açılacak olan dava ağır ceza mahkemesinde görülmekle birlikte sunulan evraklar değerlendirilerek bir hukuk mahkemesi gibi karar verilmektedir.
Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davalarında, davacının tutuklu kaldığı süre esas alınarak tutuklu kaldığı tarihte uygulanan asgari ücret üzerinden hesaplama yapılır. Tazminat talep eden, 16 yaşından küçük olduğu takdirde 16 yaşından küçük olanlara uygulanan asgari ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılacaktır. Bununla birlikte davacı sigortalı olarak çalıştığı dönemi ispat edemiyorsa asgari geçim indirimi kesintisi yapılarak maddi tazminat hesabı yapılmaktadır.
Dosyayı inceleyen mahkeme, dilekçe ve eklerini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilciliğine gönderir. Devlet hazinesi 15 gün içinde beyan ve itirazlarını mahkemeye tebligat ile bildirir.
Mahkeme her türlü araştırma yapma yetkisine sahiptir ve öncelikle kişinin ikametgâhının bulunduğu emniyet amirliğine müzekkere yazarak sosyal araştırma inceleme raporunu istenir. İnceleme raporunda tazminat talep edenin gelir durumu ve ailevi bilgileri yazılır.
Kişi sigortalı olarak çalışmışsa SGK genel müdürlüğüne müzekkere yazılarak hangi dönemler içerisinde çalıştığı araştırılır. Davacı, serbest ticaret yaparak ticari kazanç elde ediyorsa, haksız tutukluluk öncesi döneme ilişkin yıllık kazanç tutarını tespit edebilmek için asgari 4 yıllık döneme ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi veya vergi levhası ibraz edilmelidir.
Mahkeme kararı duruşmalı olarak verir. Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
CMK Madde 144 uyarınca tazminat talep edemeyecek kişiler şunlardır;
1- Tazminata hak kazanmadığı halde sonradan yürürlüğe giren lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hale dönüşenler,
2- Genel veya özel af, şikayetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
3- Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler,
4- Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını belirterek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.
Av. Sanem OĞUZ